Sülük denilen solucana benzeyen yapışkan ve kan emici hayvanı hepiniz bilirsiniz.
İşi gücü kan emmek olan bu hayvan genelde göllerde yaşayıp vücutlarında bulunan 22 sindirim kesesi sayesinde bir defada ağırlıklarının sekiz katı kadar kan emerler.
Yaşadığımız toplumda çıkarları, mevki ve makamları için kişiliklerini ayaklar altına alarak yalakalık yapanları sülüklere benzetirim.
Affınıza sığınarak sülüklere benzettiğim bu şahıslardan bahsetmek istiyorum.
Kimdir bunlar?
Nerelerde yaşarlar?
Ne iş yaparlar ?
Nasıl yapışırlar?
Mevki, makam ve rantları için nasıl takla atarlar?
Kısaca değinmek istiyorum.
Bu sülükler yurdun dört bir köşesinde, her zaman, her yerde ve her devirde yaşarlar.
Hem de krallar gibi yaşarlar.
Önce birkaç örnekle aramızda yaşayan bu sülükleri tanımaya çalışalım.
Bunların cinsleri, cibiliyetleri, karekterleri genelde hemen hemen aynıdır.
Sadece detay farkları vardır.
Bazıları kanaatkardır doyduğu kadar emer, bazıları ise doyumsuzdur, emebildiği kadar emer.
Detaya göre çeşitlerine gelince birbirlerinden şöyle ayrılırlar:
1.Siyaset sülükleri,
2.Bürokrasi sülükleri,
3.İşadamları sülükleri,
4.Şeyh, aşiret ve benzeri sülükleri,
5. Müdür, amir hatta memur sülükleri,
Liste uzayıp gider.
Benim gözlemlerime göre en popüler olanları ise siyaset sülükleridir.
Müsaadenizle bunlara şöyle bir göz atalım.
Evet, bunların hedefleri parti başkanları ve milletvekilleridir.
Bu yalaka sülükler siyasete fazla mesailerini ayırmazlar.
Vekil için, parti için, siyaset ve ideoloji için kuruş para harcamazlar.
Siyaset için hiç kimse ile aralarını da bozmazlar.
Eee, vekillerine nasıl yaklaşabiliyor, nasıl yapışabiliyorlar?
Bunu sorunun cevabı çok kolaydır.
Bakınız işin kolay tarafını nasıl bulmuşlar.
İşte formül.
Vekilleri ilk kutlamaya onlar giderler.
Vekilleri en çok telefonla onlar ararlar.
Vekil geldiğinde hava limanına en önde onlar koşarlar.
Uçaktan inen vekilin önce onları görmesi için camlara onlar yapışırlar.
Fotoğraf karesine mutlaka onlar girerler.
Vekillere görünmek iççin gazetecileri bile ezerler.
Kalabalıkta fotoğraf karesine giremedikleri zaman birilerinin koltukları altında kafalarını sokarak sayın vekilim ben buradayım derler.
Vekilin gezi ve incelemeleri bitinceye kadar gözünün önünden hiç ayrılmazlar.
Ara sıra da vekilin kulaklarına fısıldayarak ya sözde gezi için katkıda bulunduklarını ima ederler ya da bir istekte bulunurlar.
Oradaki topluluğa da vekil ile ne kadar samimi olduklarını ima ederler.
Vekile övgüler yağdırıp göklere çıkarırlar.
Facebook’ta vekilleri ile çekilen fotoğraflarını sık sık paylaşırlar.
Her zaman ve her yerde gereksiz yerde bile alkış çalıp şakşakçılık yaparlar.
Göze batmak için kalabalıkta yüksek sesle vekile onlar yol açarlar.
Vekilin sağında, solunda, önünde ve arkasından ayrılmayarak sadakatlerini pekiştirirler.
Genel kurullarda, hükümet kurulduğunda, yağmur, çamur dinlemeden Ankara yollarına düşerler.
Vekile şovlar yaparak, övgüler yağdırarak ve yalanlar söyleyerek vekilin gözüne ve gönlüne girmeyi başarırlar.
Bu sülükler böyle maharetleri ile,
Partileri için gece-gündüz çalışan,
Vekil ve partisi için her zaman, her yerde her fedakarlık yapanların bile pabuçlarını dama atarlar
Ellerine geçirdikleri kumandayla ile etkili ve yetkili kişileri istedikleri gibi yönlendirirler.
Peki neden bu kadar kişiliklerinden ödün verirler hiç merak ettiniz mi?
Sanırım iyi düşündüğünüzde hepiniz benden daha iyi bilirsiniz.
İşte birkaç neden.
Adamları varsa öncelikle onlar işe yerleştirirler.
Kiralanacak araç-gereç-otomobil, kamyon, kepçe, dozer, tır ne varsa önce onlar kiraya verirler.
Park, bahçe, arazi, sera, bina, okul, hastane, sağlık ocağı, ihale her ne varsa önce onlar yararlanırlar.
Rant getirecek bir iş varsa önce onlar nemalanırlar.
Hak etmedikleri halde mevki ve makam elde ederler.
O zayıf kişiliklerine rağmen toplum içersinde yer edinirler.
Daha ne olsun ki?
Ne yazık ki; günümüzde sülüklerin fendi her zaman dürüstleri yendi.
Sülüksüz bir toplum özlemiyle
hoşça kalın, dostça kalın...