İslam dünyasının bu gün yaşadığı trajedinin elbette tarihsel bir geçmişi vardır.
Emevi halifelerinin vaaz kürsülerinden cemaate; bu yaşadığınız hayatı biz değil Allah, kaderinizde yaratmıştır. Allah bizleri sizlere halife olarak yaratmış kaderinize de onu yazmıştır. Size düşen itaattir. İtaat etmezseniz sıkıntılarınız artar demişlerdi. Onlar o kürsülerde böyle dedikleri günden beri İslam dünyasında sıkıntılar bitmek bilmiyor. Allah’ın Peygamberi daha hayattayken Kur-an dışında başka hiçbir şeyin İslam olarak yazılmamasını buyurduğu halde, buharı gibileri hangi niyet ve saikle yazdıklarını Allah bilir ama peygamberin vefatından 200 yıl sonra hem de fitneler döneminde Peygamberin hadislerini toplama girişimleri, açıkça söyleyelim ki; o zamandan beri indirilen vahiy gölgede kalmış, hurafeler din diye toplumları kuşatmıştır. Zulüm işleyen, kamu malı yiyen yöneticiler hep bu hadislerden meşruiyet edinmişlerdir. Bunlara seyirci kalan, emekleri sömürüldüğü halde, bu Allah’tandır deyip susanlarda hep bu hadislerden nefeslenmişlerdir.
Devletin imkanlarını kendilerine ve yandaşlarına kullandıranlar emeği sömürenler her zaman meşruiyetlerini Kur-an’dan değil de, hadisler üzerinden edinmişlerdir. Bazıları şunu da diyebilir, bu hadis kitabların da yazılanların hepsi uydurma mı? elbette değil, ama milyonlarca hadis içerisinden Peygambere ait olanları ayırt etmekte zordur. Geçmiş muhaddisçilerin hiç biride bu ayrımı layıkıyla yapamamıştır ve hicri 8. nci yüzyıldan beri bu durum derinleşerek bu güne kadar gelmiş bulunuyor. Geniş toplumları uysallaştırmanın tek çıkar yolu ancak din ile olabilir. Allahın kitabında yol bulamayanlar hep bu hadislerle, toplumları kendilerine hizmetçi kılmışlardır. Laik devlet düzenlerinde devlet yönetiminde olanlara, dini bir araç olarak kullanma imkanı vermediği için din üzerinden iktidar edinme yoktur. Kim daha çok hizmet ediyorsa, halkın refah seviyesini yükseltiyorsa, kamu malını toplum lehine kullanıyorsa iktidara o layıktır. Ama İslam dünyasında bunlar değil de kim Allah ve Peygamber adını daha çok diline alıyorsa onlar iktidarda kalabiliyor. Gerisi hep teferruattan sayıldığı için modern dünyaya entegre olamıyor.
Şöyle de denilebilir; Allah’ın kitabında İslam’a göre bir devlet düzeni yokmu dur. Elbette vardır. Ama o devlet düzenlerine talip olanlar Peygamberler ise o tür düzenler adalet eksenlidir. Bu gün İslam dünyasında ise iktidara gelenler bu ahlakı taşımadıkları için laik devlet modelleri, dini motifli düzenlerden, toplumlar için daha hayırlıdır. Çünkü laikliği benimsemiş devlet düzenlerinde Allah ile aldatma olamayacağı için toplumların şirki tevhid yerine koymak, zulme adalet demek gibi saçmalıkları olmaz. Din üzerinden sömürme ve sömürülme de olamayacaktır.
HOCASI YAŞAR NURİ ÖZTÜRK OLAN BİRİ ANCA BUNLARI YAZABİLİR
eski nurcu
01:38 27 Aralık 2018
kendi aklını kullanana uçmuşsun!! deyip sözümona dalga geçeceğine sende iki dakika tefekkür et bence "ebubekir abi"!!!
Ebubekir GÜZEL
12:47 18 Nisan 2018
Maşallah KADİR sen artık uçmuşsun ne buhari ne farabi ne imamı azam nede geylani hazretleri, yürü kim tutar seni
NİYABET
09:48 20 Mart 2018
Allah bir toplumun aklını almak istediğinde aralarında yetkisini allahtan alan yöneticileri çeker ve aralarında yetkisini şeytandan alan yöneticileri peydah eder. Seytanlara tabii olmayı lâdini olmayı dini olmaya değişen ve üstelik daha HAYİRLİDİR diyebilen kaleminiz dağların yürütüleceği günü beklesin